“Her-kadın-anne-doğar. Her-kadın-anne-doğar. Her-kadın-anne-doğar. Bunu da söylediler. Aslında kimsenin kız çocuğu doğurduğu yoktu. Doğurulan yeni bir anneydi. Anneannen Kâmile Hanım, senin anneni doğurmuştu. Kendi kızını değil. Annen Hicran, Rüya’nın annesini doğurmuştu. Gözü gibi sevmek için adını Didem koyduğu bebeği değil. Sen şimdi bu döngüyü kırdın.” Muzır ve itaatsiz kız çocuklarının bile büyüdükçe “o çok eleştirdikleri” annelerine dönüştüğünü gösteren, “sistemi yeniden yaratan” o bakışlar… Gözlerini Kaçırma, bir ailenin üç kuşak kadınlarının kızlarıyla kurduğu ilişkiler üzerinden; kadınlığı, “kutsal” anneliği, “iyi evlat” olmayı ve ataerkilliği kadın eliyle üreten döngüyü sorguluyor.