Bir ağacın dalı koluma takıldığında, bir taşa çarptığında ayağım, bir toy kuşunun sesi yankılandığında gökyüzünde, neden durup dinlemedim, kulak vermedim onlara? Ağacın benimle dost olmaya çalıştığını neden anlayamadım? Taşın sertliğine kanıp, onu fırlatıp attım. Güneşin doğuşu gözlerimi kamaştırmadı. Şafakta, rüyalarımı geride bırakıp uyandım hep. Kuşları, gökyüzünde oradan oraya savrulan varlıklar olarak gördüm. Bütün yollar aynı yere çıkmazmış. Bunu geç anladım. Şu karşımdaki duvarlar da olmasa; hiçbir zaman anlayamayacaktım belki de. Duvarlar anlattı bana her şeyi... Duvarların üzerinde dinledim boşluğun senfonisini...