Hermann Hesse bu olağanüstü kitapta bir gezgin, bir şair, bir düşünür olarak çıkıyor karşımıza. Uzakların çağrısına uyarak evinden ayrılıyor, tek başına doğada dolaşıyor, defterine notlar alıyor, desenler çiziyor, şiirler yazıyor. Sınırları aşıyor, ötelerin, uzakların, yabancı dillerin, dağların ve güneyin kokusuna kanıyor; her patika, her yol bir sapmaya dönüşüyor. Gezi edebiyatının, doğada yürüyüş geleneğinin nadide bir parçası olan, Hesse’nin belli başlı tüm temalarını içeren Görkemli Dünya, usta edebiyatçının doğayla, dünyayla, kendisiyle, varoluşla hesaplaştığı derin bir tefekkür. “Ben yaşamı içimde titrerken, dilimde, ayak tabanlarımda, arzularımda veya acı çekişimde hissediyorum. Ben ruhumun yüzlerce şekilde hareket edebilen, arayan bir şey olmasını istiyorum. Ben kendimi rahipler, gezginler, kadın aşçılar, katiller, çocuklar, hayvanlar ve daha bir sürü şey olarak, kuşlar, ağaçlar olarak düşlemek istiyorum. Bu benim için gerekli, yaşamam için gerekli ve eğer bir gün bu olasılıkları kaybedersem ve dedikleri gibi gerçeğe mahkum olursam ölmeyi yeğ tutarım.”