Çarşıdan geçerken her yerde yalnız olduğunu düşündün. Her yerde. Işıkların gözlerini artık ne kadar ağrıttığını, o kırık gözlüğü yaptırman gerektiğini; dişlerin sapsarı, dişçiye gitmenin şart olduğunu; kendini yenilemeye mecbur olduğunu, tıraş kolonyasına ihtiyaç duyduğunu; nefes alıp verişlerini kontrol etmen, konuşurken boğuluyormuş gibi davranmaman, heyecandan tıkanmaman, soğuk havada ağzından çıkan dumanların arasında kaybolmaman, birine inanman, bir uysallığa sığınman, yanağın okşanışında ellerin kaydığına, dudağın öpüldüğünde daha da güzel olacağına, başkası tarafından okşanmış saçın, aynı bedendeki eller tarafından taranmışı hakir göreceğine... Eşyanın fikrine inanman gerekir. Aşk inanmaktır. Söylemiştim. Onur Caymaz, Gökyüzü Sineması’ndaki iki uzun öyküsünde birbirine değen, çarpışan hayatları ve hayattan vazgeçmemek için direnen insanları anlatıyor. Caymaz’dan tek biletle iki novella...

Benzer Kitaplar