Roma’nın Cumhuriyet ve imparatorluk dönemlerinde dövüşleri Romalıları eğlendiren gladyatörler, tarihteki en ünlü, fakat en gizemli grupların arasındadır. Namları yüzyılları aşıp bizlere ulaşan yazılı ve görsel sanat eserlerinde korunmuş ve yiğitlikleri birçok filme esin kaynağı olmuştur. Bir sinema klasiği olan Spartacus’ten sinemasal bir destan olan Gladyatör’e kadar korku verici bu savaşçı adamlar (ve kadınlar) hayal gücümüzü meşgul etmeye devam etmektedir. Her yerde yaralar, inlemeler ve kan vardı; insan yalnızca tehlikeyi görebiliyordu. İşte böyle tasvir eder bir gladyatörün arenadaki ilk deneyimini Pseudo-Quintillian, ‘Retorik Egzersizleri’ adlı kitabında. Bir gladyatör için Roma arenalarında eceliyle tanışmanın birçok yolu vardı ve hiçbiri de kolay değildi. Savaş alanına girdiğinde, gladyatör iki şeyi anında fark edecektir: Birincisi, kendisinden önce savaşmış ve yenilmiş olanların arenanın kavurucu kumlarına düşmüş bedenleri; ikincisi ise, en az önündeki kıyım kadar meşum bir ses - bilenen kılıçların sesi. Lanista’nın kırbacı sırtına inerken ve kesif ter ve leş kokuları burun deliklerine hücum ederken, gladyatör cenaze alayının gelip ölüleri Romalıların cenaze tanrıçası Libitina’nın yataklarına yatırdığını görecektir...

Benzer Kitaplar