1948 yılında Malta’dan Cardiff’e gelen Frank Gauci, buz gibi bir havada gemiden çıktığında koltuğunun altındaki karton bavuldan başka hiçbir şeyi yoktur. Zaman içinde Joe Medora’ya ve kumara bulaşır, güzeller güzeli Mary ile tanışıp evlenir. Sonra en iyi dostu Salvatore ile Moonlight Café’yi açar ve inanılmayacak kadar mutlu bir şekilde akmaya başlar. Café’nin alt katında güzel müzik, sıcak yemek ve güzel kızlar, üst katında ise Frankie’nin en büyük tutkusu olan kumar vardır. Ancak bir gün her şey tersine döner. Erkek olduğunu sandığı altıncı çocuğu da kız doğmuş ve şans geri gelmemek üzere onu terk etmiştir. Ailenin üzerine çöken uğursuzluk hepsini yıllarca mutsuzluğa ve acılara mahkûm edecektir.