Ağabeyiyle birlikte Eskişehir'den İstanbul'a gelen Arda, hayatında hep yer edecek bir erkekle karşılaşır ve ağabeyinin bu arkadaşına on yedi yaşının saflığıyla âşık olur. Ancak bir süre sonra Arda ile Ertuğrul farklı dünyalarda yol alırlar. Kırk yaşında, yeniden Eskişehir'e, annesinin evine döner Arda, tek oğlunu trafik kazasında kaybetmiştir, hayatın yoluna çıkardığı büyük acıyla baş etmeye ve hayata tutunmaya çalışırken, tam yirmi üç yıl sonra Ertuğrul ile yolları yeniden kesişir. Ertuğrul da hayatın karanlık yüzünü tanıyanlardandır. İki farklı zaman diliminde hem Arda ile Ertuğrul'un hikâyesine hem de annesiz kalan bir çocukla çocuksuz kalan bir annenin buluşmasına odaklanan Git Kendini Çok Sevdirmeden, Tuna Kiremitçi'yi üne kavuşturan ilk romanı. On bir yıl önce yayımlandığında yüz bini aşkın okura ulaşmış ve bir kült roman olmuştu. Tuna Kiremitçi sağlam bir dramatik yapı kurmuş ve farklı iki zamanı çok iyi kurgulamış. Arda'nın bakış açısından aktarılan hikâyede okuyucuyu sarıp sarmalayan hüzünlü bir atmosfer var. Ömer Türkeş, 2003 Git Kendini Çok Sevdirmeden'in benim için en ilgi çekici yanı, bir gençlik romanı oluşu... Tuna Kiremitçi'nin romanı, bir gençlik romanı olarak sanırım başka romanların da yolunu açacaktır. Semih Gümüş, 2003 Bana öyle geliyor ki, Git Kendini Çok Sevdirmeden ile Gönül Meselesi iç içe okunmalı. Geçen on yılın dökümünü daha 'iç'ten kavrayabilmek için. Selim İleri, 2012 Tuna Kiremitçi 'Git Kendini Çok Sevdirmeden' demeyi bilen ve hepimize öğreten erkektir. Ertuğrul Özkök, 2013