Genç kız saçlarını yoldu. Sonra feryad-ü figan eyledi. Bir çocuk gibi ümitsizce hıçkırdı. Hayatının baharı bir anda hazana döndü. O güzelim dünyasının yemyeşil ovalarında kar.. Dağlarında kış.. Sokaklarında rüzgar, fırtına ve bora.. O sokaklarda yalnız başına ölüm korkusuyla başbaşa, iç içe..Ilgıt ılgıt esen huzur yeli fırtınıya döndü. Saadet dolu günler yerini hazin bir firaka terk etti. Hasreti damla damla yudumladı. Gözyaşlarını ırmak ırmak akıttı. Elem ve kaderi yüreğinde yavaş yavaş hissetti. Ve bütün gücüyle isyan etti. Niçin ölüyoruz? Madem ki ölecektik öyleyse dünyaya niçin geldik? Öldükten sonra acaba nereye gideceğiz? Ölüm nedir? Ölüm ötesi nasıl bir alemdir? Ah şu ölüm, ölüm. Neden, neden varsın? Nereden geldik nereye gidiyoruz? Her şeyden önemlisi bütün bu işleri kim yapıyor? Bu hayatın anlamı nedir? Çözmeliyim, çözmeliyim bu hayatın sırrını Bu düşünceler zinciri kızı Atakent’deki Çelik apartmanının on numaralı dairesinin kapısına yöneltti. Zili çaldı. Sorular yumağı halindeki beynini adeta içeri attı. İşte bu genç kızın sorduğu sorulara verilen cevaplar elinizdeki bu kitabın oluşmasına vesile oldu.

Benzer Kitaplar