İkiyüzlü burjuvalar, emperyalistler, ırkçı ve faşistler bize geçmişin geçmişte kaldığını, hatta tarihin sonu nun geldiğini duyururlarken, bir yandan da kültür endüstrisiyle, müzeler, anma toplantıları ve eğitim programlarıyla geçmişin hatırlanmasını bir tür sivil din ve endüstri haline getiriyorlar. Bu din , liberal düzeni meşrulaştırmak için totalitarizmlerin anısını korumayı, yeni bir Holocauste’u engellemek için Filistin topraklarını işgal etmeyi, düzenin parçalanmaması için Irak’ı işgal etmeyi meşru gösterebiliyor. Güvenli ve huzurlu bir dünya nın sınırları içinde yaşarken, geçmişte kalmış geçmiş yalanıyla belleğimiz beslenir. Oysa ne sömürgecilik geçmişte kalmıştır ne Nazizm ve faşizmler, ne de soykırımlar ve ırkçı-milliyetçi saldırganlıklar... Kapitalizm ve emperyalizm bizlere geçmek bilmeyen geçmiş i yaşatıyor. Üstelik de iktidar-karşıtı bellekleri yok ederek, çarpıtarak, sinsi bir mücadele de sürdürüyor.