“Günün birinde…” dedim yutkunmanın verdiği yakıcı acı ile. “…güneş batarsa. Çünkü güneş batacak. Güneş batacak, anlıyor musun?” Bedenim zelzeleye kapılmış misali titredi. “Senin kim olduğunu unutursam, o zaman ne yapacağım?” “Dudaklarımı okuyacaksın,” dedi yitikçe. “Ve ben kalbinin üstüne el basıp seni sevdiğimi söyleyeceğim.” Sevdanın bel kemiğini kıran bir hasret, Sükûnetin el değmemiş içi boş kabukları, Birileri yanan, birileriyse karanlığı düğümleyen tarafı.