Medyaya güvenmiyoruz, bu çok açık ve herkesin hemfikir olduğu bir yargı. Yandaşlardan, gerçekten haber yapanlardan, gazeteci kalabilenlerden söz ediyoruz. Medya eleştirileri eskiden gazetecilik yapılırdı özlemiyle başlıyor, Objektiflik öldü! , Tarafsızlık gözardı edildi! , Profesyonellik unutuldu! gibi şikâyet ve hayıflanmalarla sürdürülüyor. Gerçekten gazetecilik yapıldığı, etik ilkelere hassasiyet gösterildiği bir dönem olmuş muydu? Yoksa bu, aktüele odaklanmış, her dönemde var olmuş, süreklilik taşıyan nostaljik bir serzeniş mi? Günümüz medyası, kamunun demokratik ihtiyaçlarını sağlama iddiası etrafında biçimlenmiş bir profesyonelliği değil, medya grupları arasındaki rekabeti, hizmet ve kalite standartları ekseninde sürdürme amacına hizmet eden bir profesyonelliği temel alıyor. Bu dönüşüm, tarihsel bir arkaplana sahip ve birdenbire zuhur etmiş değil. Gazetecilik etiği denen kavramsallaştırma yeni bir işletme mantığı etrafında profesyonel bir işkolu yaratma girişimine eklemlenmiş durumda. Medyada hâkim olan sorumluluk retoriği, neo-liberalizmin sınırlandırılmamış müdahalelerini, kamunun gözünde ahlakileştirme amacı doğrultusunda biçimleniyor. Oğuzhan Taş, başarılı bir medyayı okuma rehberi sunuyor bize. Gazetecilik etiğinin tarihsel ve ideolojik kaynaklarını, sınırlarını, süregelen tartışmalarını aktarıyor. Yarına kalacak eleştirel bir okumayla basın tarihini ve medyayı irdeliyor.