Istılahlar, bilginin öznellikten nesnelliğe geçiş sürecinde belirleyici rol oynar. Bu itibarla ıstılahlar bilgiyi tanımlar, ona çerçeve kazandırır, öteki bilgilerle ilişkisini kurarak başkalarınca da takip ve tahlil edilebilir hale gelmesini sağlarlar. Bilimde ıstılahların gelişmesinin bir neticesi de dilde kelimelerin anlamları üzerinde ikili bir yapının meydana gelmesidir: sözlük anlamlar ve ıstılahî anlamlar! Her iki anlam arasındaki fark, günlük dilin imkanlarını zorlayarak -bazen tahrif de ederek- yeni ve üst anlamlar kullanan bir ‘müntesipler sınıfı’ ile günlük dili kullanan ‘sıradan insanlar’ sınıfı şeklinde ayrışmaya yol açar. Bu durumda ıstılahlar bilgiyi ortaya çıkartan yöntemin ve ‘ehli’nin otoritesinin pekiştirilmesini sağlar. İbnü’l Arabî öncesi tasavvufunun en önemli ıstılahçılarından Kuşeyri’nin ifadesiyle ıstılahlar ‘ehil olmayanlardan bilgiyi’ sakınma görevini üstlenir. İbnü’l-Arabi’nin Fütühat-ı Mekkiyye’si pek çok hususiyetinin yanında İslam düşüncesinin en önemli ıstılah kitaplarından birisidir. Bu kitap Fütûhât-ı Mekkiyye’nin 9. cildinde ki 199-269. bölümlerde bulunan tasavvuf ıstılahlarına tahsis edilmiş kısmın müstakil basımıdır. Burada İbnü’l Arabi ahlaki içerikle yorumlanan tasavvuf ıstılahlarını metafizik bir zeminde ele alarak tasavvuf dilini yeniden inşa etmektedir.