“Çocukları kapısı olmayan bir odaya çatıdan sarkıtıyorsun, duvarın çatı ile birleştiği yerlere, havalanmayı anca sağlayacak ama ordan çıkış umudunu asla vermeyecek büyüklükte delikler açıyorsun, üstüne görkemli çatıyı oturtuyorsun. O çocuklar kapısızlığın kader olduğunu düşünüyor. Kader bile değil... Neden biliyor musun, çünkü hiç kapı görmemişler. Oysa dışarıda bir hayat var; ormanlar, dereler, akarsular, çağlayanlar... uçurumlar, çıkılamaz sanılan zirveler, karanlıkta kendini ele veren yıldızlar... Söyle bana, dört duvar nedir ki? Ve sen Fürya, kimselerin hiç görmediği o kapıyı icat ettin öyle mi? İcat etmedim Arp, bunu yapacak gücüm yok, ben duvarlardan birinde bir oyuk hayal ettim. Annem olacak kadın, sende delilik gücü var, derdi; ki ben buna hayal gücü demesini tercih ederdim.