Biz bir maceraya atılıyoruz. Bu maceranın temelinde tarihteki büyük kadınları daha yakından tanımak yatıyor. Cinsiyetçi dayatmalara karşı mücadelede bireysel ve toplumsal kurtuluş tavrı sergilemiş kadınları ele alan bir seri hayal ettik ve bu serinin adını “Anti-Prenses Serisi” koyduk. Çünkü çocuk dünyasına sunulan prenseslerin sürekli olarak beyaz atlı prensler tarafından kurtarılmayı bekleyen, iradesiz, sahte prensesler olduğunu ve gerçek hayatı yansıtmadığını düşünüyorduk. Ve bu seriye onlardan bekleneni yapmakla yetinmeyen, mücadelesini hep bir adım daha ileriye taşıyan kadınlardan başlamaya karar verdik. Yayınevi olarak kadınların hikâyelerini anlatıyoruz. Neden? Çünkü bir sürü önemli adamın hikâyelerini biliyoruz, ama tarihte yer etmiş pek çok önemli kadının mücadelesinden pek de haberdar değiliz. Birkaç prenses tanıyoruz, bizim gerçekliğimizden uzak, soğuk ve büyük kalelerde yaşıyorlar. Oysa bizim etrafımızda ve dünyanın her yerinde zamanın kalıplarını kıran kadınlar var. İşte bu yüzden Frida Kahlo bizim ilk anti-prensesimiz: bir ayağındaki aksamaya rağmen bedenini gururla taşımış, yaşamının en mutlu ve en hüzünlü anlarını resmetmiş, fiziksel ağrılarına rağmen sanatın, mutluluğun peşinden koşmuş ve sadece kendisi için değil, başka insanlar için, dünyanın iyiliği için savaşmış bir kadın. Bu “anti-prenses” serisinin ilk kitabında çocukluğundan itibaren cinsiyetçi dünyanın tüm kodları ve tavırlarına karşı mücadele yürütmüş bir kadın olarak Frida Kahlo ele alınıyor. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine” diyenlerin Latin Amerikalı sesi olan Frida Kahlo’nun yaşamını, sanatını, mücadelesini ve haksızlığa boyun eğmeyen asi tavrını konu alan bu kitabı sadece çocukların değil yetişkinlerin de severek okuyacağından eminiz…