19. yüzyılın büyük devrim çağında serpilen kişisel hayatında Rheinland’dan Manchester’a, barikatlardan tekstil fabrikalarına, silahlı başkaldırıdan parti siyasetine komünist doktrinin gelişimine ışık tutacak deneyimler biriktiren Engels, aynı zamanda, ömrünün en verimli devresinde, dostu Marx’ın dehası ve komünizm davasının yüksek menfaatleri adına, kendi entelektüel çalışmalarından feragat edecek kadar özverili bir komünistti. Onu kendi alçakgönüllülüğünden azat ederek kıymetini teslim etmenin, bereketli fikriyatını keşfetmenin vakti artık gelmiştir. Tek bir insanın yaşam öyküsünden ziyade kitlelerin tarihine odaklanmayı salık veren Marksizmin kurucu figürlerinden birinin bireysel hikâyesini yazmanın kaçınılmaz olarak bir çelişki barındırdığını kabul eden Tristram Hunt, bu kitapta, kendi tarihini yaparken aynı zamanda insanlık tarihinin devrimci-komünist dalgasına omuz veren Friedrich Engels’i fikirleri, politik konumlanışları ve teşebbüsleri kadar tutkuları ve arzuları, kişisel nefretleri ve bireysel kaprisleri olan bir tarihsel şahsiyet olarak sunuyor.