Novalis için felsefe bir yurt özlemidir. Felsefe her yerde evinde olabilme isteğidir. Böyle bir filozof olarak doğmuştu Novalis. Nesneleri, sebepten sebebe el yordamıyla ilerleyip bir ip merdiveniyle derine inercesine incelemek tarzındaki eğilimi, onu filozof kılan asıl şeydi. Nesnenin dış yüzüne takılı kalmak, onun için iyiden iyiye imkânsızdı; görünmez bir madde, onun zekâsını her yerde en içlere doğru yöneltiyordu. Böylece filozoftu, her zaman, her an, bütün gücüyle, insan olduğu kadar; bu nedenle de savaştığı ve hayatında ona karşı davrandığı bir teoriyle karşılaşmamıştı. Felsefesi, tıpkı şiiri gibi onun hayatıydı: Hayatta öğrenilmiş, hayata uygulanmıştı.