Flamenko Kadınları, tutku’nun tılsımlı ikliminde vücut bulan bir eser... Flamenko Kadınları, Endülüs’ün aşk ve tutku dolu dünyasından günümüze açılan güzellik dolu bir pencere... Flamenko Kadınları, romantik bir sevdanın, tutkulu bir sevginin, dram yüklü bir ayrılığın ve içtenlikli bir bağlılığın hikâyesi... Flamenko Kadınları, ritimli şarkıların, estetik bir dansın, derin ve içli bir aşkın/ayrılığın ifadesi... Yazarın da dediği gibi: “Tutku, önüne çıkan engellere aldırmaz, yenilgilere güler geçer. Tutkunun tek hedefi, tutulduğuna ulaşmaktır. Yazmak da böyledir.” Selçuk Alkan bu romanında, tutulduğuna meftun bir aşk bilinciyle şahika dolu bir kültür iklimini modern romanın estetik kalitelerinden de ödün vermeden okurun ruh ve gönül atlaslarına aktarıyor... Yazar, iki katmanlı bir kurguyla biçimlediği bu romanında, Endülüs’ten Türkiye’ye göç etmiş bir roman kişisi olan Bora’nın Endülüs’te, düşmanları tarafından öldürülen sevgilisine ulaşma tutkusuyla, Türkiye’de yaşayan Serdar’ın bir kitapçı dükkânında kesişen arayış hikâyesini konu ediniyor. Eşinden ayrılan Serdar, Bora’nın “kırmızı kaplı anı defterini” bulmak için yola çıkar. Her arayış ve çıkılan uzun yolculuklar yeniden birleşmeyi beraberinde getirdiği gibi arayışın sonunda yaşanan dramatik ayrılıklar da hüzün doğurur. Serdar, kırmızı kaplı defteri Bora’ya ulaştırır ve eşine sevgiyle yeniden bağlanır ama Bora, sevgilisinin Endülüs’ten ulaşan ölüm haberiyle derin bir kırılmanın eşiğine gelir. Roman arayış motifleri, merkezinde yer alan aşk izleği, ayrılık, yolculuk ve tutkuyu yansıtma biçimiyle bir ‘romans’ niteliği taşır. Flamenko Kadınları, aşka, sevgiye, sevdaya dair tutkulu bir yürek taşıyanlara önemle önerilir...