Felsefe ve vahiy, düşünce tarihinde daha çok aralarındaki çatışmayla gündeme gelirler. Ancak dikkatli bir felsefe tarihi okuması, bu yapıların arasındaki çatışmayı öne çıkaranların yanında, uzlaşma ve bütünleşmeye vurgu yapanların da oldukça önemli bir yer tuttuğunu ortaya koyacaktır. Özellikle dinî bir ortamda şekillenen felsefe faaliyetleri, felsefe ve vahyin arasını bulma adına farklı sentezler sunmuşlardır. Bu sentezlerin bir tarihi olarak görülebilecek İslam felsefesi tarihi, İslam medeniyetinin ürettiği felsefe, kelâm ve tasavvuf gibi teorik disiplinlerle sıkı bir ilişki içerisinde olan ve ilahî ve beşerî bilgi düzeylerini birleştirmeye çalışan özgün girişimlere konu olmuştur. Felsefe ve Vahiy; felsefe, kelâm ve tasavvuf disiplinleri arasında öngörülen sınırları belirsizleştirerek, İslam düşüncesinin ilk beş yüzyılında ortaya koyduğu muhteşem birikimi bir potada eritmeyi amaçlayan bir düşünürün fikir dünyasını ele almaktadır. Sa‘îd b. Dâdhürmüz ismini taşıdığı ve V/XI. yüzyıl içinde aktif olduğu dışında hakkında kaynaklarda hiçbir bilgi edinemediğimiz bu yeni keşfedilen filozof/kelâmcı/mutasavvıf, günümüze bir yazma eser mecmuası içerisinde gelen üç risale bırakmıştır. İlk başta basit birer ahlâk, felsefe ve kelâm kitabı gibi görünen bu risaleler hakkında yapılacak kavramsal analizler ve bağlam araştırmaları, İslam düşünce tarihi içerisinde eşine az rastlanır bir proje ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymaktadır

Benzer Kitaplar