Rakım bu sözleri işittikçe Felatun'un edinmiş olduğu bu düşünceye nasıl şaşacağını bile bilemedi. O zihninde bir Osmanlı hanımının ağırbışlılığı va saygınlığı yerinde olduğu halde insana tattırdığı lezzetlere karşılık bu Fransız'ın kahrını çekmekte ne iş olduğunu düşünüyor ve bir adam bu kadından işittiği aşağılayıcı sözleri başka birisinden işitse, kafasını kıracağı belliyken buna niçin katlanmak zorunda olduğunu bulamıyordu. Hele Felatun, konuyu esirden açınca az kalmıştı ki Rakım bir kahkaha koparacaktı. Ama hazırlınmış olan kahkahayı yine tutarak Hey şaşkın, esirde yürek yok mudur? Beş on kuruşa bir kizin özgürlüğünü satın almak işten bile değildir. Onun yüreğini satın al da bak sana ne kadar yar olur. Ah benim Canancığım!... Zavallı kızcağız! diye, kendi içinden geçirdiği bu düşünceleri kurup dışından Felatun'a hiçbir şey söylememişti.