“Faydayı ya da en yüksek mutluluk ilkesini ahlakın temeli olarak kabul eden bu öğreti, eylemlerimizi mutluluğun gelişimine yol açtığı oranda doğru, mutluluğun tersini ürettiği oranda da yanlış bulur. Mutluluk acının yokluğu ve haz anlamına gelir, mutsuzluk ise hazzın yokluğu ve acıdır. Şimdi, böyle bir hayat teorisi pek çok zihinde, duygu ve amaç açısından en saygıdeğer olanların bazıları da dahil olmak üzere katıksız bir nefret uyandırır. Bu görüşe göre, hayatın (onların ifadesiyle) hazdan daha yüksek bir amacı olmadığını –takip edilecek daha iyi ve asil bir arzu nesnesi olmadığını– tamamıyla aşağılık ve rezil, sadece domuzların layık olduğu bir öğreti olduğunu ifade ederler. Epikuros’un takipçileri küçültücü bir şekilde domuzlarla karşılaştırıldılar, erken ve modern zamanda faydacı öğretinin sahipleri Alman, Fransız ve İngiliz karşıtları tarafından eşit derecede nazik karşılaştırmalara maruz kaldılar.”