Ben aslında ozan falan değilim. Adım Lupo, Askerim ben. Cenova’da doğdum, bir genelevde büyüdüm. Osmanlı’da adam oldum, nam saldım, koca Kurt Bey oldum. Gencecik bir sokak faresinin, hırsız, çapulcu bir kürek mahkûmunun nasıl Yeni Roma’nın Sultanı Fatih Mehmed’in en güvendiği sırdaşı olduğunu merak ederseniz okuyun kitabımı. Böyle uzun bir kitap yazmak yoktu, ne aklımda ne kaderimde. Taa ki bana Baba diyen iki evlatlığımla, Mara Sultan’ımı bir daha göremeyeceğimi anlayıncaya kadar. O zaman bu uzun ve maceralı hayatta ne öğrendiysem, gördüysem anlatmaya karar verdim. Sırlarımı da paylaştım ki, bazıları büyüktür, yükleri de ağır. Ne korktuğum, utandığım zamanları noksan geçtim, ne de zaferleri abarttım. Ne görmediğimi uydurdum, ne gönlümden geçeni gizledim. Olduğu gibi yazdım. Ne eksik ne fazla. Öyle çok şey yaşamışım ki, 6 cilt kitap oldu koca koca. Birinci cilt kürek mahkumluğumdan, İzladi savaşı sonrası Sultan Murad Han’ın ordusuna katılışıma, yani 1439’dan 1443 yılına yaşadıklarımı anlatıyor. Sonraki ciltlerde de Varna’yı, Kosova’yı, Yeni Roma İmparatoru’nun sırlarını, Pera’da dönen dolapları, Konstantiniyye’nin fethini, entrikaları, isyanları, nice aşklarla, saray hayatını anlattım. Ama bilin ki ben bir hiçtim, Erlik yolunda adam oldum esas onu yazdım. Tanrım günahlarımı affetmiş ola ki bana böyle bir hayat verdi, siz de hatalarımı affedin.