İktisadi faaliyetleri tek bir disiplin altında inceleyip kuramsal çerçeveye indirgemek mümkün değildir. Sosyal sistem kuramında, toplumsal ilişkilerin iktisadi, politik, sosyal/kültürel ağlar etrafında kümelendiğini belirten sosyolog Parsons bireylerin içinde yaşadığı toplumun değerlerinden etkilenerek sosyo-kültürel ilişkilerini inşa ettiğini belirtir. Özünde maddi ilişkileri analiz eden iktisadi düşünce de bu tahayyülün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. İnsan hayatının maddi kavramlarını kurgulayan bu disiplinin muhtemelen en girift alanı kökeni ilk insana kadar uzandığı varsayılan borç ilişkileridir. Tarihin medeniyetlere borç ilişkilerini faizden bağımsız değerlendirme imkânı tanıdığını iddia etmek gerçekçi değildir. Faizden elde edilen yüksek kazancın popüler bir mesleğe dönüşmesi ile başta kölelik olmak üzere pek çok sosyal sorunun kaynağı haline gelir. Sümerlerden modern çağa hemen her medeniyette olduğu gibi sosyal maliyeti giderek kabaran bu fatura kaçınılmaz şekilde bir gün yeniden insanlığın önüne konulacaktır. Tarihi süreç faiz meselesinin yakın gelecekte tartışma konusu olmaktan çıkacağına dair umutları azaltmaktadır. Bu eser, detaylıca ele aldığı, modern iktisadi düşünce literatürüne paranın kirası olarak giren ve pek çok medeniyetin sosyal hayatını derinden etkileyen faizli borç ilişkilerinin Antik Çağ medeniyetlerinden günümüze uzanan serüvenini, iktisadi bir araç olma fonksiyonunun yanı sıra aynı zamanda nasıl bir sömürü aracı olarak da işlev gördüğünü gözler önüne sermektedir.