Dünya aldatıcıdır, onda ne varsa hepsi de insanı aldatır. Fanidir, onda olanların hepsi de yok olur. Azıkları arasında günahlardan çekinmekten (takvadan) başka, hiç bir şeyde hayır yoktur. Dünyadan az bir şeye razı olan, kendisini emniyete kavuşturacak çok şeyi kazanmaya yönelir. Ondan çok şey elde edenin, elde ettiği ebedi olarak kalmaz ve çok çabuk elinden çıkıverir. Dünya, nice güvenenlerini ansızın gelen musibetlere düşürmüş ve nice inananlarını yere vurmuştur; nice ihtiyatlı insanları aldatmış ve nice büyükleri hor-hakir etmiştir; nice mütekebbirleri aç ve fakir kılmış ve nice taht ve taç sahiplerini yüz üstü düşürmüştür. Dünyanın saltanatı zillet, yaşayışı bulanıktır. Dirisi ölüme, sıhhatlisi hastalığa hedeftir; kuvvetli olanı yıkılmaya maruzdur. Malı-mülkü geçicidir. Azizi mağlup düşer, güvencede olanı zorluğa uğrar; ona sığınan yağmalanır. Sizler, sizden önce daha uzun ömür sürenlerin, eserleri daha açık kalanların, sizden daha hazırlıklı olanların, orduları ve inatları sizden daha çok olanların yurtlarında değil misiniz? Onlar da dünyaya taptılar, hem de nasıl taptılar? Dünyayı seçtiler, hem de nasıl seçtiler? Sonra da zilletle bu dünyadan göçüp gittiler. Peki, siz böyle (vefasız) bir dünyayı mı seçmektesiniz? Böyle bir dünyaya mı ihtiras ediyor, ona mı güveniyorsunuz?