“Kibar ve görgülü yazar bana Merkep diyor ama benim asıl sıfatım Eşek’tir. Hatta bazı insanlar öfkelendikleri zaman işin içine babamı da karıştıraral, birbirine: “Eşşek oğlu eşşek!” diyorlar. Oysa ben bu güne kadar kimseye: “İnsanoğlu insan!” demedim. İnsanlarla eşekler arasındaki farkı fark edebiliyor musunuz? Sahibim Şerife Hanım, beni her sabah damdan çıkarıp biraz yukarıdaki Zeytin Ağacı’nın gövdesine bağlardı. Boynuma taktıkları ip, ağaçla aramızda yakınlık oluşturdu. Bir gün: “Yahu Zeytin Ağacı!” dedim. “Yıllardır toprağın aynı noktasında dikilmekten usanmadın mı?” “Tam yüz yıl oldu!” dedi Ağaç. “Benim doğam bu! Senin gibi ayaklarım yok ki. Yine de soruyorum sana, aramızda ne fark var? Sen de sabahtan akşama kadar gölgemde pineklemiyor musun?” Doğru söze ne denir? Boynumu büktüm: “Haklısın ama!” dedim, “istesem ipimi koparım başka eşeklerin yanına gidebilirim!”