Sırtındaki kamburu elledi. Nine değilsin değil mi sen, onun abası mısın, anası mısın yoksa? O konuştu. Bizim gibi konuştu. Biz buraya uzak bir yaylada obalarız. Kayı boyundayız. Konargöçeriz. Ta Horasan’dan geldik buralara. Durulmuştu: Bir süre sessizce onlara baktı. Bey Hatunun kollarından çıkıp bir adım geri gittikten sonra dönüp kadınlara baktı. Onlar harıl harıl börekleri satıyor aldıkları dirhemleri de ortada duran küçük bir teneke kutunun içine atıyorlardı. Hepiniz Kayı mısınız yani? Şaşkına dönmüşlerdi. Sungur Tekin Bey az kalsın kucakladığı çocuğu düşürecekti. Kadınlar uğultular arasında duydukları bu sese gayri ihtiyari dönüp bakmışlardı. Herkes şaşkın donup kalırken o peçesini indirdi: Allahhhhhhhhhhhhh! Bu ses Sungur Tekin Beyden çıkmıştı. Kucağındaki çocuğu kollarında sıktı. Gökteki ay yere mi indi Ulu Tanrımmmmmm! Kadınlar dibi görünen kazanlardaki börekleri attıkları gibi yanlarına koştuklarında gözleri yuvalarından fırlamıştı. Hatunum, burada mıyım çimdikle beni. Hatunu dâhil kimse onu duyacak halde değildi kendi kendini çimdikledi. Bey Hatun şaşkınlığını dile getiren sözcüklere sığınmıştı. Ona doğru bir adım atıp yüzünü okşadı: Ahhhh! Ben rüya mı görürüm? Sen Ay yüzlü müsün? Bütün ucubeler kurban olsun sana daha çocuksun kaç yaşındasın ki. 15 yaşındayım. Hihhhhhhhh! Yıldızlar gözlerine yuva yapmış senin, niye ucubeye döndüğünü anladım şimdi. Adın ne senin? Ayma... Hayme... Ay yüzlü Hayme... Sen benim obama Ay gibi doğacaksın.