“kalabalıktan coşkuyla içime koşarak bir kadın geliyor ağzında türküdür yaşamak kuyudan çıkarıyor gökyüzünü ıslak” ( Gökyüzü Islak, Ender SARIYATI ) Bir akşamüstü, yine kendini İzmir caddelerine vurmak için paltosunu giymeye çalışırken, kısa bir çığlığın ardından yere yığıldığını söylemişti annesi Hatice Sarıyatı!.. Çoğu şiirleri gibi yarım kalan yaşamının da son isyan çığlığı bu oldu. “Bir bomba gibi patlıyorum şehre” der bir dizesinde. Gerçekten uzun süren yoksulluk ve yoksunluklara direnmekten yorgun düşen yüreği, ansızın bir bomba gibi patlayarak durdu. Geride, şiirin ve dostlarının gönlünde onulmaz yıkıntılar bırakarak. Ama şiirleri ölüme direnmeye çalışıyor hâlâ… 28 yıllık bir yaşamda şiir adına neler yapılabilirse onu yapmıştır Ender Sarıyatı, hem soylu bir biçimde… 1970’li yılların hemen başında, Soyut, Yordam ve Dost gibi o dönemin en yaygın edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirleri en güzel kanıtıdır bunun. Trajik bir yaşamdan arta kalan şiirlerin geç de olsa gün ışığına çıkarılmasından, bizler kadar okurların da sevinç duyacaklarına inanıyorum. Ahmet BAHÇEVAN

Benzer Kitaplar