Journal of İnternational Affairs'de çıkan bir yazıda, alışılmamış tehlikelere, mesela Çin'in veya Hindistan'ın çökmesi ihtimaline, post-modern milliyetçiliğin yükselişine ve dini fundamentalizmin canlanmasına dikkat çekilmekteydi. Bu konuda yazılıp çizilenler, genelde gerçekleri pek yansıtmamaktadır. Belirsiz genellemeler, problemlerin şişirilerek tehdit şeklinde dönüştürülmesine olanak tanımaktadır. Bu bakış açısının pek ele alınmayan etkileri oldukça dramatikti. Artık problem, tek bir terörist, bir grup sömürgecilik karşıtı milliyetçi veya belli bir rejim ve hatta İslam gibi bir dinin bütünü değildi. Sorun artık yaşayan ve üreyen 3. Dünyanın kendisiydi. Gerçekte bu, görev bekleyen Batı askeri gücüyle destekleyen yeni, yüksek teknoloji sosyal Darwinizm'di. Avrupa ve Amerika'daki en eleştirisel yaklaşımlı insanlar dahi, Libya gibi küçük ve teknolojik açıdan önemsiz ülkelerin bile, güçlü Batılı kapitalist ülkelerden daha büyük bir tehdit oluşturduğunu kabul etme eğilimindedirler. Kitabımızın amacı, işte bu konsensüsü sorgulamaktadır. Bu gibi sorular sorulmadığı müddetçe yeni emperyalistleri, kültürler çatışması gibi kabuslarla dünyayı savaş alanına çevirmekten hiçbir şey alıkoyamayacaktır.

Benzer Kitaplar