Emperyalizm, kapitalizmin tekelci aşamasıdır. Emperyalizmin beş temel özelliğini kapsayan tanımı da şöyledir: Üretimde ve sermayede görülen yoğunlaşma öyle yüksek bir gelişme aşamasına ulaşmıştır ki, ekonomik hayatta belirleyici bir rol oynayan tekelleri yaratmıştır; Banka sermayesi sanayi sermayesiyle iç içe geçmiştir ve bu ‘mali sermaye‘ temeli üzerinde bir mali oligarşi ortaya çıkmıştır; Meta ihracından ayrı olarak, sermaye ihracı olağanüstü bir önem kazanmıştır; Dünyayı aralarında paylaşan uluslararası tekelci kapitalist birlikler kurulmuştur; En büyük kapitalist güçlerce dünyanın toprak paylaşımı tamamlanmıştır. Egemen devlet, kendi egemen sınıfını zenginleştirmek ve alt sınıflarına rüşvet kabilinden sus payı vermek için, eyaletleri, sömürgeleri ve bağımlı ülkeleri sömürmektedir. İşçi önderleriyle işçi aristokrasisini satın almayı mümkün kılacak ve proletaryanın üst katmanını alt katmanından sistemli biçimde ayırmaya yarayacak olan böylesi bir rüşvet, hangi biçimde olursa olsun, ekonomik açıdan yüksek tekel kârları gerektirecektir. Dünya, bir avuç tefeci devlet ile büyük çoğunluğu oluşturan borçlu devletler şeklinde bölünmüş durumdadır. Bir yandan üretici güçlerin gelişimi ile sermaye birikimi arasında, diğer yandan mali sermaye için ‘nüfuz alanları‘ ve sömürgelerin paylaşımı konusundaki mevcut orantısızlığı ortadan kaldırmak için, kapitalist düzen içinde savaştan başka bir araç var mıdır?