Son 10 yılın çalkantılı gündeminin ilginç bir özelliği de topyekün Türk milletinin ekonomiye olan ilgisinin fazlasıyla artması oldu. Kronik yüksek enflasyon dönemlerinin alışkanlıkları tek hanelere inen enflasyonlu yıllarda insanımızın epey kafasını karıştırdı. Siyasi bir propagandanın parçası olarak kullanılsa da, yıllarca cari açık lafıyla yatıp kalktık. Kahvedeki vatandaştan televizyon ekranındaki şık giyimli uzmanlara kadar çeşitli görüşlere bakılırsa ülke kimsenin ne olduğunu bilmediği bir uçurumun kenarındaydı, faizler yüksek, kurlar düşüktü, devletin kurumları peşkeş çekiliyordu, gelir dağılımı dengesizdi, öğretmen maaşları yükseltilmeli, yerli malı kullanımı teşvik edilmeli, yerli üretici korunmalı, Hans, Yorgo değil Ahmet, Mehmet kazanmalıydı. Aklı başındakileri dahi yoldan çıkarma ihtimaliyle halen dahi sürüp giden bu toz duman ortamında birileri çıkıp yanlış kullanılan kavramlara, hatalı hesaplamalara, saptırılan istatistiklere, bilerek veya bilmeyerek yapılan yönlendirmelere, siyasi hamaset nutuklarına, hesap sorulmayan fildişi kule akademisyen ve köşe yazarlarına bozulup internet üzerinden ekonomideki “hurafe ve gerçekleri” birbirinden ayırmaya kalkıştı ve bu kitabın içeriği de böylece meydana gelmiş oldu. İnan Doğan’ın iktisadın temel prensiplerinin güncel olaylara tatbikini kolaylıkla kavranır şekildeki anlatım tarzı yanında böbrek piyasası reformu, devlet opera balesi ve camilerin özelleştirilmesinden bireysel finans ve yatırım tavsiyelerine kadar geniş bir çerçevedeki konuları eğlenceli üslupla anlatması kitabı daha da ilgi çekici hale getiriyor.