Eğitim ve İktidar her ne kadar bilinen bir kitap olsa da, basit bir şekilde akademide yer edinmeye adanmış bir çalışma değil. Kitabın hedefi bizim eğitim kurumlarımızı değiştirmeyi amaçlayan daha büyük bir hareketin bir parçası olarak bunun ötesine geçmektir. Hayata kayıtsız kalmak beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Bana göre eleştirel, tarihsel ve ampirik çalışma yapmak için, her birisi de bu toplumun esaslı ve dürüst bir değerlendirmesine dayanan en az dört sebep var. Bunlardan ilki, eleştirel gelenekleri, topluca bir saldırıyla karşı karşıya kaldıkları dönemde canlı tutmaktır. Bizler, kolektif hafızanın yitirilmesine karşın gözümüzü sürekli açık tutmalıyız, özellikle de neoliberal ve yeni muhafazakârların (neoconların) güçlü bir şekilde, üniversiteleri ekonomik gerekliliklere hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırma, yeniden oluşturma girişiminde bulundukları bu dönemde. Eleştiri için hayati derecede önemli olan toplumsal hafızanın korunması beni ikinci bir noktaya götürür. Bizim olumsuzluğa tanıklık etmek olarak adlandırdığımız bu ikinci nokta, mevcut toplumsal politikalar ve eğitim politikalarının ve pratiklerinin ekonomik, sosyal ve kültürel sermaye sahiplerini imtiyazlı kıldığı yöntemleri kamusal olarak ortaya çıkarmayı içerir. Bizim toplumumuzun ve diğer toplumların artan ve gerçek anlamda yıkıcı bir eşitsizlikle tanımlandığı bir zamanda bu oldukça önemli. Ancak tanıklık etmek yetmez. Üçüncü sorumluluk ise, eleştirel analizin, direnme ve karşı hegemonya çalışması için var olan yahut mümkün olan alanları görünür hale getirerek yapılmasıdır. Kitapta bunu yapmaya çalışıyorum. Öğretme eyleminin iki boyutu olduğunu söylemek isterim. Türkiye’ye birçok defa geldim ve özgürlükçü projelerin sağlamlığı ile inançlı olmasından etkilendim. Ne zaman Türkiye’de olsam, çok fazla şey öğreniyorum. Bu nedenle, elbette bu kitabın mücadelelerinizde size yardımcı olmasını umuyorum ancak benim sizden öğrenmem de bir o kadar önemli.

Benzer Kitaplar