Bozkırın ortasında bir kasabadan bir başkent yaratıldı. Ankara’yı konu eden yazılarda buna benzer anlatımlar yer alır. Antik çağlardan başlayan parlak geçmişini yok sayarak... Hititlerin Ankuva dedikleri kente tüm bölgeye adını veren Galatlar Ankyra mı demiş? Denize uzak bu şehrin arması neden bir çapa? I. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun üçüncü en büyük görkemli şehri. Tarsuslu bir Yahudiyken İsa’nın havarisi kesilen St. Paul bu şehre neden iki kez gelip vaazda bulunuyor? O yıllarda bu havalide çok mu Yahudi vardı? İncil’de Galatlara Mektup başlığı altında ona atfedilen yazı neden zehir zemberek? Murat Hüdavendigâr 1360’ta Ankara’yı aldığında şehirde bulunan Yahudi cemaati Türkçe biliyordu. Bizans etkisinden kurtulamamış sinagogda dualarını Grekçe yapıyordu. Yerlilere Eşkenazlar, İberik yarımadasından gelenler katıldı, kaynaştı, bir toplum oluşturdu... Neden bir varlık gösteremedi? Güvenlik açısından yerinde bir seçim. 13 Ekim 1923’te Ankara resmen başkent kabul edilir. Üç gün üç gece şenliklerle kutlanır. İstanbul basını ve yabancı elçiler karşı çıkmaktadır. Evet, bir kasaba her alanda gelişti, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti oldu. Yahudi toplumu da o oranda değişti, Yahudi mahallesinin dışına taştı. 1950’lerde ise Ankara’yı terk başladı ve 1990 sonrasında Ankara Yahudi Cemaati tarihe karıştı. Bir zamanlar yaşadıkları mahallede sanat eseri bir sinagog tanıklık eder geçmişlerine...