Yirmi birinci yüzyıl ile birlikte ivme kazanan NBIC (nanoteknoloji, biyoteknoloji, enformasyon teknolojileri ve bilişim bilim) teknolojileri alışılageldik kavramlar üzerinden yapılan geleneksel insan tanımlarını ve insana yüklediğimiz değerleri değiştirmektedir. İnsanın ve doğanın ‘doğasını’ değiştirmenin eşiğinde olan kök hücre araştırmaları, yeniden üreme biyoteknolojileri, sentetik biyoloji, insan genom ve gen-tasarım teknolojilerinden, klonlama teknolojileri, türler arası organ nakil teknolojileri ve suni hayat ve yapay yaşam ortamlarına kadar birçok biyomedikal, biyoteknolojik ve sibernetik buluş yeni bir dönüm noktasını ya da insanlık tarihinde yeni bir kırılmayı işaret etmektedir. Söz konusu gelişmelere eşlik eden düşünsel değişimler ise insana ve doğaya dair genel geçer ve asla değişmez diye adlandırdığımız temel kategorileri sorgulayarak dönüşümün gerekliliğini vurgulamaktadır. Posthümanizm bu dönüşümlerin bir yansıması olarak, geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki bağları irdeler; bu bağlamda da insan, insan-ötesi/ üstü/sonrası/dışı/ alternatif senaryolar üretir/sunar. Bütün bu gelişmeleri ve dönüşümleri ele almayı amaçlayan Posthümanizm Serisi’nin ilk kitabı olan Edebiyatta Posthümanizm, Batı toplumlarını ideolojisini ve zihniyetini yüzyıllardır besleyen insanı evrenin merkezi kabul eden anlayış biçiminin vuku bulduğu insan/doğa, insan/insan-olmayan gibi ikili düşünce sistemini kökten çökerten posthümanizm kuramlar bütününün edebi yazında nasıl kavramsallaştırıldığını sorgulamaktadır. Bu bağlamda, bu kitap Posthümanizm ve Edebiyat ilişkisini derinlemesine inceleyen farklı coğrafyalarda ve farklı dönemlerde yazılmış çeşitli Osmanlı-Türk ve Batı edebiyatlarından örnekleri posthümanist kuramsal yaklaşımlar çerçevesinde analiz ederek insan ötesi yaşam türlerinin edebiyattaki yansımalarını tartışır. Seçilen eserlerde posthümanizmin feminizm, ekoeleştiri, biyopolitika ve transhümanizm gibi kuramlarla birbirlerine katkısı doğrultusunda yakından ilişkisi incelenmektedir.