Yavru vatan olarak adlandırılan Kıbrıs adası 1915 sonrası Çanakkale’den getirilen Türk savaş esirlerine, Mondros Mütarekesi sonrasında Çukurova bölgesini işgal edecek Fransız üniformalı Ermenilerin yetiştirildiği Ermeni Doğu Lejyonu kamplarına acıdır ki ev sahipliği yapan, Milli Mücadele sürecinde sadece maddi yardımla yetinmeyip doğrudan Anadolu’ya geçerek Kuvayı Milliye saflarında savaşan Kıbrıs Türklerinin yaşadığı yerdir. Bir yandan Rumların ve Yunanların adayı Yunanlaştırma çabalarına karşı koymaya çalışırken bu insanlar öte taraftan yönlerini Toroslara ve Akdeniz’e dönerler. 1950’li yıllarda EOKA terörü karşısında bayrak, silah ve Kuran üzerine yemin etmeleri, Türkiye’de Kıbrıs diye bir sorunumuz yoktur. denilen günlerde mücadeleye devam etmeleri, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk askeriyle omuz omuza mücadeleye katılmaları hep bu yüzdendir. Öte yandan ABD’den İngiltere, Fransa, Rusya, İsraile, BM’den NATO’ya pek çok ülke ve kuruluşun bu adada hakim olma çabaları stratejik güvenlik yanında prestij ve ekonomik çıkar hesaplarına da dayanmaktadır. Kıbrıs adası Doğu Akdeniz’de 50 uçak gemisine bedel pozisyonuyla hep göçler ve istikrarsızlıklar adası olmuştur. Bugün de böyledir, yarın da öyle olacaktır. Kıbrısı iyi okuyan bu psikolojik harbi kazanacaktır.