Bazı alafranga bebesi yeni yetmeler, babalarının kolay kazandığı paraları, lüks mağazalarda harcayıp, kredi kartlarını taksitlendirmek için pos makinelerinden çektiriyorken, bizler de geçmişte eşitlik için, insanca paylaşıma inandığımız için, hayatımızın yirmi bir yılını nakit olarak hapishanelerde çile çekerek ödedik. Hayat içeride de bize görev verdi. Hapisteki müebbet yemiş ya da uzun sene cezaları olan her mahkûmun birer sevgilileri vardı. Ta ki biz içeri girene kadar. Ve geceleri bu sevgililerinin üzerinden geçiyorlardı. Bu deyyusların sevgilim dedikleri, sübyan erkek çocuk mahkûmlardı. Böyle nasipsiz şerefsizi kendi ellerimle doğradım. Allah muhafaza bu çocuklar sizin de evlatlarınız olabilirdi! O günden sonra hapishaneler evelallah nefes almaya başladı. Çocuk oyunu mu sandınız ulan siz bu işleri! Parası olan ile olmayanı da ayırmadık. Ne yediysek onu yedirdik, ne giydikse onu giydirdik. Hayat bize böyle görevler verdi. Sonra hapisten çıktık nelerle karşılaştık! Devletin bankasını önce türlü alavere dalaverelerle soyar bu bazı kravatlı, sözüm ona insan müsvetteleri ve mubahtır derler. Sonra bu bankaları zarar ediyor diye ya satarlar ya da kapatırlar. Ama her ne hikmetse gene mubahtır. Banka çalışanları işsiz kalır, oralı olan hiç yok. Hayali ihracat yaparlar gene mubahtır. Ne mubahı ulan ne mubahı, Günahtır günah!

Benzer Kitaplar