Beş parasızdım, vatansız bir dilenciydim. Damarlarımdaki kan lanetimdi ve geleceğim, düşmanlarımın insafına kalmıştı. Anne Neville, ülkedeki en önemli savaşçının, Kralyapan Warwick Kontu’nun kızıydı. Ölümcül politik entrikaların ortasında kalan genç kız, Neville, York ve Lancaster Hanedanları’nın piyonu haline gelecekti. İngiltere’nin ihtişamlı, ihanet dolu sarayında Neville’lerin yükselişi önceleri kaçınılmaz görünüyordu. Ancak Warwick Kontu’nun hırsı ve gururu, krala sırt çevirmesine neden olacak ve bütün taşları yerinden oynatacaktı. İhanet unutulmadı, aile sürgüne gönderildi. En büyük aşkından uzakta, yabancı topraklarda aşağılanmış ve güçsüz bir hayata mahkûm bırakılan genç Anne’in, erkeklerin dünyasında ayakta kalabilmesi için sahip olduğu tek şey, cesaretiydi. Anne O’Brien, sürükleyici romanında Anne Neville’in efsanevi hikayesini Philippa Gregory ve Alison Weir’ı hatırlatan bir tutku ve canlılıkla anlatıyor. Anne O’BrIen dönem romanları yazma hayalini gerçekleştirmeden önce Yorkshire East Reading’de tarih dersi veriyordu. Yazar, eşiyle beraber, evleriyle, harabeleriyle, manastırlarıyla ve muhteşem kiliseleriyle tanınan West Marches’da, on sekizinci yüzyıldan kalma bir kulübede yaşıyor.

Benzer Kitaplar