Bir sabah yatağında kendini bir böcek olarak bulan Gregor Samsa, yabancılaştığı bedenine bakarken bir yandan da ona nasıl davranacağını bilemeyen aile bireylerinin yaşadığı şokla başa çıkmaya çalışır. Disiplinli yaşam tarzıyla ailesinin geçimini omuzlamış, gezici bir satış temsilcisi olan Gregor’un zihinsel faaliyetleri, dönüşen bedenine rağmen devam etmektedir; ancak ailesi ve işe geç kaldığı için eve kontrole gelen patronu kısa bir şaşkınlık sürecinden sonra onun artık işe yaramaz bir böcek olduğunu kabullenmek zorunda kalır. Alıştığı düzenden koparak ister istemez bambaşka bir yaşam biçimine geçen Gregor’un iki farklı düzlemin yarattığı gerilim hattında gelişen öyküsünü yorumlamak ise Kafka’nın varoluş labirentinde bir çıkış arayan okuyucunun hayal gücüne kalıyor. Hayata başkaldırdığı, başka bir deyişle genel-geçer normlarla uzlaşmayı kabul etmediği için koyu bir yalnızlığa itilen bir bireyin aile içinde ezilmesini ve toplumsal anlamda hiçleşmesini okurken, siz de Gregor’la aynı odaya kapatılmış, onun gözünden dışarıya bakarken bulacaksınız kendinizi.