“Kader insanın kafasına hep vura vura mı iniyor? İndiği zaman bazen öyle bir eziyor ki, insan zavallı bir solucana dönüyor; fakat bazen de galiba ayaklarını yerden kaldırıyor, meleklerin erişemeyeceği bir saadete yükseltiyor. Acaba bundan sonra, Hanife’nin döner aynasına aksedecek hayat sahnesi, mavi göklerde mi yoksa kara kızıl cemiyetin göbeğinde mi geçecek?”