'Doğruluk' diye çevirebileceğimiz sıdk, bilhassa çağda en çok ihtiyacımız olan şey. Fakat sadece sözümüzde doğruluk değil bu, doğru sözün yanında doğru davranışı da içeren kapsamlı bir hal. Uydurulmuş, çarpıtılmış veya yapmacık her türlü beyan ve tavırdan arınmış olmak demek. Gizli veya açık bütün hallerin tek bir ölçüte göre, dürüst ve samimi olma ölçütüne yani ihlasa göre tartılması demek. Ariflere göre hem kişisel hem de toplumsal terakki, söz, tavır ve davranışlarda doğruluğu ilke edinmenin yanında en gizli niyetlerimiz ve kararlarımızda da Allah'ın sadık bir kulu olarak yaşamamıza bağlı. Eylemlerimizdeki doğruluk payını bilmek ise her şeyden önce, 'sadık' ve 'sıddık' bir peygamberin ümmeti olabilemmemizin gereği. Erken dönem mutasavvıflarından Ebu Said Harraz, bu eserinde, bir yandan bütün davranışlarımızda kendini gösteren doğruluğun peşine düşerken aynı zamanda 'yalancı kişilik'ten de nasıl korunabileceğimizi gösteriyor.