Türkiye’de askerin sivil siyaset karşısındaki ayrıcalıklı pozisyonu, 1960 darbesi ile başlamış ve 2000’lerin ilk on yılının sonuna kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. Bu ayrıcalıklı pozisyonun kurulmasında, sürdürülmesinde ve restore edilmesinde dış politika; tehdit, öteki ve düşman gibi kimlik kurucu stratejileri sağlaması nedeniyle her zaman kritik bir rol üstlenmiştir. Dolayısıyla, Türkiye dış politikasının 1960 sonrası tarihi, sivil-asker ilişkileri ekseninde yaşanan güç mücadelesinin bir tarihi olarak da okunabilir.

Benzer Kitaplar