Her şiir, şairinin durmaksızın yazdığı o tek büyük şiirin bir parçasıysa eğer, her öykü de yazarının oluşturmaya çalıştığı o tek, büyük metnin bir parçasıdır... Öyleyse son satıra son sözcüğünü yerleştirmekle sona erdirmek mümkün olabilir mi bir öyküyü, yazılacak ya da yazılmış, her öykü bir öncekinin eksiğini tamamlamak kaygısını taşıyorken içinde!... Bu yüzden de bir öykünün hiçbir zaman gerçek anlamda bitebileceğine inanmıyor bu öykünün yazarı. Ancak okurun, öyküyü okuyup bitirdikten sonra öykünün kendi kafası içinde başlayan serüvenine son ya da sonlar biçme hakkına sahip olduğunu düşünüyor. Biçilen her son, öykünün yeniden doğuşundan başka nedir ki? Öykücünün, bir öykünün görünürdeki bitişiyle birlikte ahtapot kolları gibi kıvranmaya başlayan başlangıçlar arasında da her zaman en isabetli seçimi yaptığı söylenemez. Ne acı, en iyi bitişi ve en iyi başlangıcı birarada belki de hiçbir zaman bulamayacağımı bilmek...