Mu’tezile, insan düşüncesinin iki temel modu olan ‘mitos’a karşı ‘logos’u temsil eder. Burada logos, hem ‘söylenmiş olan sözün aynıyla tekrarını’ ve ‘yeni söz söylemeyi’ hem de ‘akıl, düşünme ve ölçüyü’ içerir. Bu yönüyle Mu’tezile, Kur’an’da akla, kritiğe ve düşünmeye dayalı olarak, Tevrat ve İncil’e kıyasla atılmış olan ileri adımı sürdürmenin ve bunu daha ileri taşımanın adı olarak nitelenebilir. Mu’tezile Kelâmı da akıl ile vahiy arasında derin bir bağın bulunduğunu hararetle savunan bir düşünceye sıkı sıkıya bağlıdır. Bu sebeple akıl ile vahiy ma’kûliyet zemininde kaynaşmış; ortaya ahlakî bir değerler evreni çıkmıştır. Kâdî Abdulcebbâr, Mu’tezile’nin tarihsel olarak battığı bir süreçte oldukça parlak bir yıldızdır. Bu kitap, Kâdî Abducebbâr’ın İslam Şeriat’ını, diğer bir deyişle Kur’an’ı, akıl, ahlak ve maslahat bağlamında nasıl savunduğunu ortaya koymaktadır.

Benzer Kitaplar