Yasin Ceylan, Felsefe, Din ve Politika konularını pratik hayatta teorinin izdüşümünü görmeye çalışarak ele alıyor. Her konuyu, kendisine dert edindiği şu temel sorun üzerinden düşünüyor: İnsan, gelmiş geçmiş bütün ideolojilerin ve inanç sistemlerinin kaynağı ve kurucusu olmasına rağmen, nasıl oluyor da, çoğu zaman, kendisini bu kendi ürettiği düzeneğe mahkûm ediyor? Ceylan, insani değerleri ve insan haklarını her türlü insanüstü değerden daha kıymetli bularak, insanların ürettikleri değerler karşısında köle olmalarını, kendi kurdukları dünya görüşüne ve içindeki değerlere hayran kalmalarını, müptela olmalarını ve onları yüceltip kendilerini küçültmelerini bir hastalık olarak betimliyor.