Bu kitabı oluşturan tebliğler, genelde Marksist bir duruşu benimsiyor. Dinin ideolojik boyutunun sınıf mücadeleleri açısından öneminin bilincindeler, kuşkusuz; dahası, Marksist din tahlillerine yöneltilen eleştirilerin dile getirdiği kaba monolitizm içerisine düşmeyecek kadar, din-politika içiçeliğinin farkındalar. Dinin hem madunların kendini ifade (ve bir bakıma özsavunu) aracı, hem de bir iktidar aygıtı olarak maduniyetlerinin sürdürücüsü olduğunu görmezden gelmiyorlar. Dahası, bu tebliğler, Kemalist laik(çi) anlayışla hesaplaşmasını tamamlamış bir duruşun ifadeleri. “Başka bir dünya”nın, geleceğin eşitlik ve özgürlük dünyasının dine, dinsel inançlara değil, iktisadî ve siyasal iktidara, sömürü ve tahakküm sistemine karşı (sınıf) mücadele(si) içerisinde biçimleneceğinin bilinciyle kaleme alındılar. Din, bu tebliğlerin yazarlarını baskı ve sömürü düzeninin sürdürümünde egemenlerin elinde üstlendiği işlevler ölçüsünde ilgilendiriyor. Bireylerin inanç dünyalarını ve dinsel pratiklerini, genel “özgürlükler” alanı içerisine yerleştirmeyi, boyunlarına borç biliyorlar.