Çalışmamız, paradigmalarla dil felsefesi serimizin 3. kitabıdır; Wittgenstein’ın sadece ikinci dönemine ayrılmıştır. Filozofun birinci dönemini daha önce incelemiştik. Birinci Wittgenstein’da dil, mantığın dilidir. Felsefe yapma tarzı ise önermelerin sembolik dilde mantıksal analizinden ibaretti. Oysa ikinci Wittgenstein’da mantığının yerini gramer alır. Önermelerin gramere uygunluğu, anlamın temel koşuludur. O nedenle kitabımızın alt başlığını gramatikal dönemeç diye koyduk. İkinci Wittgenstein metafizik çağın sonunda ve dil felsefesi çağının tam ortasında yer almaktadır. O, bir geçiş filozofudur; mantıkçılıktan söz edimlerine giden süreçte bir kavşaktır. İkinci Wittgenstein hem felsefede hem de dil felsefesinde büyük bir yeniliktir; bu yenilik gündelik dili felsefenin analiz aracı yapmasıdır; felsefenin amacını bu dilin iyileştirilmesi diye görmesidir. Wittgenstein bizi ne dünyadan koparıp zihne hapseder ne de nesnenin tutsağı yapar; tersine hayatın içine yerleştirir. Onun “hayat biçimleri” bunu çok iyi özetler.