Adnan; Türkiye’de Doğu ve Batı ruhunun mücadelesinin hemen her cephesini içinde toplamış bir fert idi. Doğu kültürüne koşut olarak memlekette başlayan Batı kültürü, ta ilk gençliğinde ona nüfuz etmiş, ömrü boyunca onda Batı’ya karşı çok kuvvetli bir eğilim bırakmıştı. Fakat Batı’da dahi Osmanlı köklerine zıt olan akımlara karşı onda kuvvetli bir nefret duygusu vardı. İnsan hürriyetini kaldıran rejime, kökleri Batı’dan dahi gelse şiddetle karşıydı. Bilhassa ırkçılığa hiç tahammülü yoktu. Adalete mutlak surette iman etmişti. Adaleti köstekleyen bütün engellere düşmandı. İnsan hakları onun için kutsaldı. Kim olursa olsun, haksız yere hücuma uğrayanın, özellikle işkenceye maruz kalanın (görüşleri kendi görüşlerinin zıddı dahi olsa) dostu idi ve onu insan olarak savunmada en büyük cesareti gösterirdi. Çünkü hangi ideolojiye dayanırsa dayansın, totaliter zihniyetin düşmanı idi. Bundan dolayı ona zaman zaman ‘komünist damgası’ basan ‘gafiller’ de olmuştu. Halide Edib Adıvar Adıvar, Avrupalılaşmayı her şeyden önce bilimsel zihniyetin kavranması olarak değerlendiriyordu. Dahası aydınların, Batı medeniyetini sanat ve edebiyat yoluyla kavrama çabasına girdiklerini söylüyordu. Ona göre, Batı’ya dönüş bir edebi hareket mahiyetini aldı; hatta siyasi hareketlerimiz bile bir edebi çeşni içermektedir.