Hamişe Ana, kendisini tel örgülere atıp nasıl da bağırmıştı o gün... Suriye’nin bir köyü az ötesinde kıpır kıpırdı... Öksürülse duyulabilecek bir uzaklıktaydı kalabalık... Kalabalık ince uzundu... Kalabalığın taşıdığı tabut, Hamişe Ana’nın özbeöz oğlunun tabutu değil miydi sanki?.. Askerler nasıl da önüne durmuşlardı.