1876’da Abdülaziz’i askeri darbeyle tahttan indirenler, ilk yazılı anayasanın yürürlüğe girmesini sağladılar. Sonraki Anayasalar da askeri darbe yönetimleri tarafından veya olağanüstü dönemlerde hazırlandı. Türkiye’de modernleşmenin öncülüğünü yapan askerler, kendilerini vatanı savunmak kadar, siyasi rejimi kollama ve korumakla da görevli saydılar. Toplumsal kargaşa ve kriz dönemlerinde, anayasal rejimi koruma gerekçesiyle darbe yaparak seçilmiş hükümetleri devirdiler. Darbeyi yapan cuntaların, sıkıyönetim ilanından sonraki ilk işi mevcut anayasayı askıya alarak yeni bir anayasa hazırlamak oldu. Türk anayasacılığının en büyük çelişkisi, anayasa ihlallerinin anayasal rejimi koruma ve kollama adına yapılmasıdır. Anayasayı yapanlar, darbeyle anayasayı tamamen yürürlükten kaldıranlar ve yerine başka bir anayasa yapanlar aynı zihniyetin temsilcileriydi. Buna karşılık anayasal rejimi değiştirmekle suçlanarak yargılanan, gerekirse idam edilenler ise sivil siyasetçiler oldu. Türkiye’de sivil siyasi irade, ilk defa 1982 Anayasası’nı, ancak 30 yıllık bir süreçte ve 18 farklı paket hâlinde değiştirmeyi başarabildi.