Yerden üç dört karış yukarıda, az ötede, ağır ağır sallanan ölünün gözlerinin akı iyice çıkmış, bilenmiş, garip bir baskıyla donanmıştı sanki. Koca gövdede canlı kalan tek gözleriydi; biraz Hori’ye, biraz da Miran’a bakıyor gibiydi. Bilinmeyen gerçeklere bakışıyla dokunur gibiydi. Sayısız vedalarla dolu bir bakıştı bu. Kıpırtısız, karşı konamayan süt beyazı bir aka kesmiş parlayan gözler... Ölünün parlayan gözleri ağır ağır kapandı. Asıl şimdi ölmüş gibiydi.