Ulusal sınırların gitgide daha fazla aşınmaya başladığı günümüz toplumlarında, ‘öteki’ ile temasın kaçınılmaz bir hal almakta olduğu ve bugüne dek sorgulanmaksızın kabul gören pek çok farklı kimlik tanımlamasının ardındaki kurgusal arka planın gözler önüne serilme sürecinin hız kazandığı görülüyor. Peki, tözsel bir kimlik tanımlamasından söz etmeyi ve mevcut tahakküm biçimleriyle yola devam edebilmeyi güçleştiren günümüz toplumsal dönüşümlerinin; yüzyıllardır ezilen ve sesini duyurmakta zorlanan halklar açısından umut vaat edici gelişmelere vesile olabilmesi mümkün müdür? Söz konusu dönüşüme 2016 yılında, varlığına neredeyse eşzamanlı bir biçimde şahit olunan bunalım ve ayaklanma hareketlerinin eşlik etmesi, bu anlamda şaşırtıcı görünmemektedir.

Benzer Kitaplar