Porto’da bir parkta, bir gencin başsız cesedi bulunur. Olayı araştırmak üzere gönderilen gazete muhabiri Firmino, acımasızca işlenmiş bu cinayeti aşama aşama açığa çıkaracaktır. Tabucchi, gerçek bir olaydan yola çıkarak yazdığı romanında, ilginç yaratıcılık sezgisiyle henüz aydınlanmamış bir cinayetin failini de doğru tahmin etmişti. Polisiye bir öykü çerçevesinde gelişen "Damasceno Monteiro’nun Kayıp Başı"nda güzel Porto şehri de neredeyse bir roman kişisine dönüşür. Ama romanın en unutulmaz kişisi Loton’dur: Yaşamını adalet mekanizmasının ardındaki Temel Norm’u anlamaya adamış dev cüsseli, sıradışı bir avukat. Öldürülen genci savunmayı üstlenen aristokratik ve anarşist Loton, romana metafizik bir boyut kazandırır; okur, onun düşüncelerine kulak verirken, aynı zamanda adalet kavramı, işkence, polisin uyguladığı şiddet, uyuşturucu trafiği gibi çağımızın temel sorunları üzerine de düşünme olanağı bulur. Tabucchi, soluk soluğa okunan bu polisiye öyküleri felsefi bir derinlik kazandırarak başarılması güç bir yazarlık örneği sunuyor bize.